Sihirbazlar Kralı Zati Sungur Azrail’e “numara” yapamadı. 86 yaşında önceki gece hayata veda eden ünlü illüzyonist Zati Sungur, tam anlamıyla mesleğine aşık bir insandı.
Çekoslovakya’daki Dünya Sihirbazlar Kongresi’nde “Kral” seçilmişti.
Zati Sungur, küçük bir tiyatro sahnesinde genç kadınları koca testere ile kıtır kıtır keser, sinema dolusu insanın gözleri önünde içinde 5 kişi bulunan bir otomobili sahnede kaybeder, insanları isterse maymuna çevirir, isterse kılıçla delik deşik ederdi.
“Dünya Sihirbazlar Kralı” Zati Sungur, ölüme yenildi. Küçük bir tiyatro sahnesinde, koskocaman testere ile genç kadınları üstüne üstlük herkesin gözü önünde kıtır kıtır ortasından kesen sonra da onu birleştirip aynı kadını ayağa kaldıran Zati Sungur, Azrail’i oyuna getiremedi.
Bir sinema salonunu dolduran insanın gözleri önünde sahnedeki bir otomobili, içindeki 5 kişi ile birlikte ve bir anda kaybeden Zati Sungur, hünerini ölümün karşısında gösteremedi ve önceki gece hayata veda etti.
Zati Sungur, mesleğine aşık bir insandı. Ve 86 yaşa inat edercesine saatlerce çalışıyor, mesleği ile ilgili fiziksel işlemleri artık yapamadığı için, kitaplar hazırlıyordu. Bu arada bir veda jübilesi fikri vardı kafasında. Diyordu ki:
“Mesleği iyice bırakmadan önce, seyircilerime bir jübile ile Allahaısmarladık demek istiyorum.”
Diyemedi. Ama ardından saygınlığa layık anılar ve bir “usta isim” bıraktı.
1898 yılında Bursa’da doğan Zati Sungur, Bahriye Mektebi mezunudur. Almanya’ya denizaltıcılığı öğrenmeye gittiği zamanlar için diyordu ki:
“Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz:”
Sihirbazlığa ilk adım, Almanya’dadır. O günleri, sesini artık duyamayacağımız ve hünerlerini anılarımızda ancak seyredeceğimiz Zati Sungur’un ağzından dinleyelim isterseniz:
“Avrupa’da, büyük ustaların gösterilerini kaçırmazdım. Halk onları vecd içinde alkışlarken ben kıs kıs gülerdim. Çünkü, hepsinin püf noktasını bilirdim. Bu işin ne okulu, ne dersi vardır. Halkın dilindedir bu işin anahtarı. (Ne sihirdir ne keramet, el çabukluğu marifet) mesele, olayı olduğu gibi değil, kendisinin istediği gibi göstermektir seyirciye.”
Almanya yıllarında Zati Sungur’un işçilik maceraları da vardır. Birkaç arkadaş ile kurulan grubun İtalya ve İspanya turneleri ile başlar Zati Sungur’un şöhrete adım adım ulaşması. Ve Brezilya’da tam tamamına 14 yıl süren bir yaşam. Bu, Zati Bey’in yüreğinde bir ince sızıdır. Yakınlarıyla söyleşilerinde derdi:
“Ne yazık ki kendi memleketimden önce, yabancı ülkelerde şöhret oldum. Üne kavuştum.”
O’nun vatan özlemi, Refik Bezmen isimli bir Türk vatandaşının uyarısı ile sona erecektir. Ve, Sungur o yılları anlatıyor.
“Almanca, İngilizce, İspanyolca ve Fransızca’yı iyice öğrenmiştim… Brezilya’da temsillerimi İspanyolca veriyordum. Bir Türk işadamı benimle görüşmek istedi. Ve, Türkiye’ye dönmemi önerdi. Ben ise Türkiye’de (Hokkabaz) olarak karşılanmaktan korkuyordum. İllüzyonizmin ne olduğu henüz ülkemizde bilinmiyordu. Ama Türkiye’ye dönünce korktuğum başıma gelmedi. Çok mutlu oldum…”
Dünyadaki birçok kongrelere katılan Zati Sungur, Çekoslovakya’da yapılan Dünya Sihirbazlar Kongresi’nde “Kral” seçildi… 1970’li yılların birinde. Ve ondan sonra da tahtından inmedi.
Son olarak katıldığı kongreye giderken, çantasına yerleştirdiği Türk bayrağını bize göstererek: “Şu bayrağın orada dalgalanışı var ya, O’nun bana verdiği gurur, mutluluk ve zevki kimseye anlatamam…”
Deyişi hala kulaklarımızdadır. Bir röportaj sırasında belli başlı hünerlerini şöyle sıralamıştı:
Kız kesme (röportajı yapan arkadaşımızın da başını giyotin ile kesmişti), kızı havada uçurma, her türlü kap içinden yiyecek ve içecek çıkarma, her milletin parasını basma, insanı kaybetme, insanı maymuna çevirme ve insana kılıç sokma…
Sonra eline bir mendil alarak, her sıvazlamada o mendili renk renk göstermişti! Ölümü aldatamadı sadece. O’nu kandıramadı. Ama “kandırdığı” milyonlarca insanda mutluluk bırakarak ölmesi bile güzel bir “numara” sayılmaz mı?
Temmuz 1984 – Eski Gazeteler ve Eski Fotoğraflar için sitemizi takibe devam edin.