Mart ayı münasebetiyle vergi dairelerine giden vatandaşlar, yeni olmayan fakat bir türlü dikkatlerden kaçmış bazı levhalarla karşılaşmaktadırlar.
“Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır.”
Vergi vermenin asgari bir vatandaşlık borcu olduğunu söyleyen mükellefler, sözkonusu yazıda “kutsallık” ifadesi geçtiği için şöyle konuşmaktadırlar:
“Bu devlet bünyesinde yaşayan insanlar olarak elbette vergi ödeyeceğiz. Ancak, bu yazılardaki mukaddesliğin öçlüsü nedir? Verginin mukaddesliğini kim hangi ölçü ile ve hangi kitapta tayin etmiştir? Bu sözler İncil’den mi, Tevrat’tan mı, yoksa Zebur’dan mı nakledilmiştir? Kur’an-ı Kerim’e böyle bir mukaddeslik ölçüsü olmadığına göre, bu sözü vergi dairelerinin tepesine yazdıranlar millete sıradan birisinin uydurduğu bir cümleyi mi mukaddeslik ölçüsü olarak göstermektedirler?
Bu mevzuda bilgilerine müracaat ettiğimiz İslam ilim adamları, İslam kaynaklarında bahsedilen söze dair herhangi bir rivayete dahi rastlamadıklarını söylemişlerdir. “Sadece zekat hakkında Kuran-ı Kerim ve Hadis-i şeriflerde açık beyanlar bulunduğunu” belirtmişler, “Fakat hiçbirinin de bu şekilde bir manaya gelmediğini ve esasen zekat ile verginin birbirinden tamamen ayrı müesseseler olduğunu” ifade etmişlerdir.
İslam ilim adamları, verginin Arapça adının daribet olduğunu, zekatın ise bundan tamamen ayrı ve sadece fakirlere yapılan İslami bir yardım şekli bulunduğunu sözlerine eklemişlerdir.
1978 Sabah