Neyzen Şenol Filiz, Tayland’da düzenlenecek “Üflemeli Çalgılar Festivali”ne davet edilen tek neyzen.
“Yansımalar” grubunun kurucularından Şenol Filiz, Tayland’da düzenlenen Üflemeli Çalgılar Festivalinde Türkiye’yi temsil edecek. Eserlerini son olarak Altın Portakal ödüllü Tabutta Rövaşata filminde de duyduğumuz Yansımalar, müziğinde ney ve gitara yer veriyor.
18-24 Mart tarihleri arasında gerçekleşecek festivale, bilinen tüm üflemeli çalgılardan birer temsilci katılıyor. Ortadoğu ve Akdeniz’e kıyısı olan Afrika ülkelerinde kullanılan ney enstrümanını Şenol Filiz temsil edecek. Şenol Filiz’in sponsoru, merkezi New York’ta bulunan Dünya Müzik Akademisi (The World Music Academy) olacak.
Şenol Filiz bize festivale davet edilme öyküsünü anlattı: 1993 yılında Amerika’da Dünya Müzik Akademisi bizden yani grup Yansımalar’dan bazı kayıtlar almıştı. Açıkçası biz bunları unuttuk. Bir süre önce Akademi’den beni aradılar ve festivale davet ettiler. Ben 21 Mart’ta sahne alacağım. Benim amacım orada, hem geleneksel müzik hakkındaki duyumu onlara vermek hem de ney tınısını olabildiğince net bir şekilde aktarabilmek.”
Şenol Filiz, ney enstrümanını festivalde temsil edecek tek kişi olmasını da büyük bir alçakgönüllülükle değerlendirirken “Bu demek değildir ki bu aletin en iyi yorumcusu benim. Onlar sadece, bildikleri ve emin oldukları birisini oraya göndermek istiyorlar. Bu yüzden bana böyle bir yol açıldı” diyor.
“benim ney çalmaya başlamam bir sevdaydı” diyen sanatçı İzmir Tire kazasında büyümüş. Filiz memleketinden ayrılırken tek amacının, neyi, Türk filmlerindeki kabristan görüntülerinin beraberinde ya da iftar vaktine beş kala duyduğumuz sedanın ötesine götürmek olduğunu söylüyor. Bir enstrümanın belli bir ideolojinin simgesi olarak gösterilmesine karşı çıkan sanatçı son yıllarda yapılan çalışmalarla ney için bu durumun değişmeye başladığını söylüyor. Türkiye’de enstrümantal müziğe yeterli önemin verilmediğini söylediğimizde Şenol Filiz kendisi için bir enstrümanın ne anlama geldiğini anlatıyor: “Hepimizin duygu dünyasında nice fırtınalar kopuyor ya da nice sessizlikler hüküm sürüyor. Enstrüman, o duygularımızı aktarmamızı sağlayan bir araç. Ben elimde tuttuğum neyi zaman içinde “Şenol” haline getiremezsem, o zaman sadece aracın sesi duyulur. O araca ben kişiliğimi verdiğimde, insanlar o sesi duyduklarında Şenol diyebilmeli. İşte burada enstrüman siz oluyorsunuz.”
Aralık 1996 – Radikal Gazetesi Arşivi