Laikliği İhlal
40 küsur milyon nüfusunun yüzde doksanı müslüman, her gün 50 bin minaresinden göğe Allah ve Resulünün mukaddes isimleri yükselen bir ülkede din, küfür derecesinde hür olmazsa bu hali (demokrasi) veya (laisizm) isimlerinden biriyle izah etmenin imkânı var mıdır;
En bayağı ifadesi «Din devlete karışmaz!» ölçüsünden ibaret olan lâiklik «din hiçbir şeye karışmaz; devletse dine esir muamelesi eder!» diye anlaşılır ve anlatılmak istenirse, bu telâkkiyi, Nemrut, Fir’avun ve Neron dahil, tarihte kabul ettirebileceğiniz bir misal gösterebilir misiniz?
Allah ve Peygambere sövmek, hiç olmazsa koca bir milletin inancına saygı bakımından yasak olmak icap ederken tamamiyle serbest olur ve buna karşılık şahıslara hakaret, türlü ceza müeyyidelerine bağlı bulunurken vicdan hürriyetinden dem vurmaya hangi fikir fahişesinin dili varabilir?
Profesörü, savcısı, hattâ en büyük kaza makamının temsilcisi, âdeta devlet ağziyle küfür medhiyeleri düzerler de, biz niçin gerçekten millet adına İslama kaside tertipleyemeyiz?
Farkında mısınız ki, düne kadar eli, ayağı, yüreği ve dili prangabend yaşayan biz, bugün bağlarımızı biraz gevşetebildik diye bütün memleketi yutmaya hazır bir kudret ve niyette tasavvur ediliyoruz da, hâlâ küfür derecesinde bir hürriyete malik bulunamamanın efsanevî ıstırabı içinde çırpınıyoruz? Ve, biraz daha kendimize gelecek olursak baba mirasını gâsıplardan dâva edecekmişiz gibi bir korku telkin ediyoruz!
Bu hal haksızlığımızın mı, hakkımızın mı büyüklüğünden geliyor?
«Şeriat, gelmiş ve gelecek nizamların üstünde tek yoldur!»
Diye haykırmanın hürriyetine malik miyiz?
Eğer fikir hürse ve lâiklik ne dinin devlete, ne de devletin dine karışması demekse, ancak teşebbüsü suç olmak gereken böyle bir fikrin cezalandırılması, bizzat Batı anlamiyle devletin dini yasak etmesi mânasına gelmez ve lâikliği ihlâl demek olmaz mı?
Bu nükteyi ne gün anlayacak ve ne gün dine küfür derecesinde olsun hürriyet tanıyacaklar?
163 madde, doğrudan doğruya lâikliği ihlâl maddesidir
Necip Fazıl Kısakürek
1978 – Sabah gazetesi