Merkez Bankası Başkanı Bülent Gültekin Başbakan Tansu Çiller’i suçlayarak istifa etti.
İstifasını basın toplantısıyla açıklayan Merkez Bankası Başkanı Bülent Gültekin, “Başbakanla görüşmelerimizde bir güven unsuru olmadığını gördüm” dedi. Hazine Müsteşar Vekili Ünsal’ı da eleştiren Gültekin, Türkiye için en önemli meselenin hükümetin ekonomik karar lama mekanizmasının kilitlenmesi olduğunu belirtti.
Geçtiğimiz hafta yaşanan para krizinin ardından ilk kurban verildi. Merkez Bankası Başkanı Bülent Gültekin, Başbakan Tansu Çiller ile uyumlu bir çalışma yapacaklarına ilişkin güveninin kaybolduğunu belirterek görevinden istifa etti.
Ekonomi çevresinde “Çiller’in sol kolu” olarak tanınan Merkez Bankası Başkanı Bülent Gültekin, Türk ekonomisinin çok önemli bir krizde olduğunu da vurguladı. Yaklaşan yerel seçimler dolayısıyla ekonomi ve siyasi yapının krize gireceğini kaydeden Gültekin, böyle bir ortamda Merkez Bankası gibi bir kurumun yıpranmasına izin veremeyeceğini açıkladı.
Osman Ünsal’a Eleştiri
Başbakan’ın sağ kolu durumundaki Hazine Müsteşar Vekili Osman Ünsal’ı da eleştiren Bülent Gültekin, “Başbakan bundan sonra kendi insanlarıyla çalışsın” dedi. Gültekin istifasına ilişkin açıklamasında “Başbakan devalüasyonu yüzde 5 olarak istedi. Ben yapılacaksa daha yüksek oranlı olmalı ve istikrar programıyla yapılmalı dedim. Dinlemediler. Sonuçta bu hatanın faturası ağır oldu” diye konuştu.
Daha sonra çeşitli soruları yanıtlayan Gültekin, istifasının piyasalarda yeni bir krize yol açıp açmayacağının sorulması üzerine “Kesinlikle hayır. Gemisini sakin sulara getirmiş bir kaptan olarak gemiden ayrılıyorum. Başbakanın güvendiği insanlarla çalışması en doğal hakkı. En önemli mesele hükümetin ekonomik karar alma mekanizmasının kilitlenmesiydi” dedi.
Bülent Gültekin, 9 Eylül 1993 tarihinden bu yana Merkez Bankası Başkanlığı görevini sürdürüyordu. Merkez Bankasını vekaleten Başkan Yardımcısı Kadir Günay’ın yürüteceği belirtildi.
Bülent Gültekin İstifasında Neler Söyledi?
Başbakanla görüşmelerimizde bir güven unsuru olmadığını gördüm.
Para piyasalarındaki kriz için hükümeti ve Hazine’yi hep uyardık. Ama yalnız bırakıldık.
Hazine’nin iç borçlanma ihalelerini sıkça iptal etmesi ve faizleri düşük tutmasıyla türkiye tarihinde ilk kez iç borçlanma senedi piyasası tamamen yok oldu.
Hazinece takip edilen borçlanma stratejisinin piyasalarda yaratabileceği dalgalanmalar, Merkez Bankası tarafından ocak ayı ortalarına kadar engellenebilirdi.
Aralık ayının ikinci yarısında sonra Merkez Bankası, Hazine’nin bir borçlanma programı oluşturması ve kendi yapacağı para programının buna dayandırılması için çaba sart etmiştir. Ancak sözlü olarak varılan anlaşmalar gerçekleşmemiştir.
Bankamızın tahkim kapsamında hazineden istediği iç borçlanma senetleri önce hiç verilmemiş, verildiğinde ise açık piyasa işlemlerinde kullanılmaması şartı konulmuştur.
Gerek hükümet, gerekse diğer kuruluşlar gelişmelerel ilgili olarak önceden haberdar edilmiştir. Ancak işin vehameti bunu anlaması gerekenler anlamamıştır.
Merkez bankacılığı ve banka başkanlığı dünyanın en yalnız işidir. Ocak başından beri bu kadar yalnız kaldığımızı hiç hissetmemiştik. O yüzden son gelişmeler bizim için sürpriz olmamıştır.
Mevcut gelişmeler Türkiye’yi dış ödemeler krizi veya hiper enflasyona götürebilir.
Ciddi bir dengeleme programının uygulanabilmesi siyasi kararlılık gerektirmektedir. Bu yönüyle şu anda bürokratların yapacakları çok fazla bir şey yoktur.
İstikrar programları güvenilir ve inanılır olmak zorundadır. Bu ise siyasi kadrolara olan güvene ve inanca bağlıdır. Türkiye’de güven ortamının azaldığını hissediyorum.
Şubat 1994 – Meydan Gazetesi Arşivi