Celal Bayar’ın ölümünden sonra Mehmet Barlas’ın yazısı; Celal Bayar ile geçen yıl yaptığımız fakat yayınlamadığımız bir söyleşinin bazı bölümlerini, siz sayın okurlarımıza sunuyoruz.
Bayar, bu görüşmede İnönü ile ilişkilerinin dönüm noktalarından biri olan 1950’ye değin çok önemli bir gözlemini de seslendirmiş ve “darbe tekliflerine rağmen İnönü iktidarı bize teslim etti” demişti.
Barlas: Aradan geçen yılların ötesinde, İsmet İnönü ile münasebeterinizi değerlendirmek istiyorum. Örneğin elimde İnönü’nün 1957 seçimlerinin yapıldığı günün ertesinde size yazdığı bir mektup var. Siz o gün Cumhurbaşkanısınız. İnönü de ana muhalefet partisi lideri. 28 Ekim 1957 günü size mektup yazmış. Seçim sonuçları açıklanmış ve CHP’nin seçimi kaybettiği anlaşılmış. İnönü bu mektubu yazmış ama sonra size göndermemiş.
Bayar: Eski harflerle mi?
Barlas: Hayır, yeni harflerle. İşte fotokopisi. İnönü mektubunda, mealen “Aslında seçimleri biz kazandık ama radyo, seçim devam ederken gündüz saat 3’ten itibaren, seçimleri Demokrat Parti’nin kazandığını ilan etmeye başladı” diyor. İnönü o zaman devlet bakanı olan Fatin Rüştü Zorlu’yu arayıp şikayet etmiş. Yüksek Seçim Kurulu’na müracaat etmiş, onlar “Haklısın ama şimdi saat 17 oldu. Artık iş işten geçti” demişler. İnönü böylece size Cumhurbaşkanı olarak başvurup radyoyu ve hükümeti şikayet etmeyi düşünüp yazmış. Ama sonra göndermemiş bu mektubunu.
Bayar: Bu konuda bize dava da açmışlardı.
Barlas: Evet. O davayı açmadan önce, demek size bir mektup göndermeyi düşünmüş.
Bayar: Haksızdırlar. Çok haksızdırlar. Hem de çok haksızdırlar. 1946’yı unutuyorlar. 1946’da Ankara’da ve İstanbul’da kazanmadıkları muhakkak. Kazanmadıklarını bildikleri halde vazife kabul ettiler.
Barlas: Belki 1946’da öyle oldu. Ama 1950’de yenilgiyi kabul ettiler.
Bayar: Bu sizin söylediğiniz vakayı hatırladım. 1957’de kazanmışız. Ama daha hükümet ilan etmemiş. Galiba İstanbul’a geliyordum. Yolda Bolu’daydı galiba, etrafımı kuşatıp sordular. Kazandık dedim. Daha seçim bitmemişti. Ama doğruydu bu. Bize dava açtılar, kazandığımız tahakkuk edince, mahkeme beraatimize hükmetti. (Kahkahalar)
Barlas: Aranızda geçen böyle sayısız olay var. Şimdi siz ne düşünüyorsunuz? 1950-60 arasındaki kavga, sertliği oranında gereksiz ve zararlı değil miydi?
Bayar: Kavga. Ben Reisicumhur olarak, hakikaten parti işlerine karışmadım. Ama inancım budur ki, ve bu da gayri kabil içtinaptır, yani aksi iddia edilemez. CHP, 1950’den önceki seçim kanunu ile ve seçimi valiler idare ettiği sırada oy çalmıştır. Ve İsmet Paşa da bunu bilmiştir. Ve sonra da Demokrat Parti mensuplarına, kaymakamlar, jandarma “Demokrat Parti’yi tutuyorsunuz” diye dayak atmıştır. Ve kazanmadıkları halde kazandık deyip meclise gelmiş oturmuşlardır, ve biliyorsunuz ben gidip o zamanın yetkilileri ile, Hilmi Uran’la (İçişleri bakanı) konuşmuşum. Sinsi bir zattı. Ve yakın arkadaşımdı İzmir’den. Sonra aynı kabinede beraber de olmuştum. Beni bile tehdit etti.
Barlas: Neden tehdit ediyor?
Bayar: Mebus namzetlerimizi seçtik. Gidip, kazalarda, mesela Mudanya’da propaganda yapacaklar. Onları kaymakamlar kasabaya sokmadı, köylere göndermedi. Kaymakamlar, sıhhiye kanununu kullanmışlar. Buna göre bir kişi enjekte hastalık olan yerden gelirse, kendisinden temiz kağıdı istenirmiş. Bizim adaylardan, kaymakamlar temiz kağıdı istemeye başlamış böylece.
Barlas: Peki CHP kadrosu, sizin izafe ettiğiniz siyasi günahlarını, 1950 seçim yenilgisini kabul ederek affettirmedi mi?
Bayar: Bunda doğrusunuz. Hatta daha ileridir. Bazı gayretkeşler vardı. İsmet Paşa’yı tabii ordu tutardı. Arkadaşları. İşte bazı gayretkeşler, 1950 seçimi ertesinde, darbe teklif ettiler. “Seçim neticesini kabul etmeyelim” dediler. İsmet Paşa bunu reddetti. 1950 seçim neticesi belli olunca yeni reisicumhur seçimi ve yeni hükümet kurulmasına kadar eskisinin görevde kalması Anayasa hükmüydü. Seçimi kazandığımız anlaşılınca bekledik. Ama İnönü hemen Çankaya’ya davet etti. O zaman başvekil Şemsettin hoca vardı.
Barlas: Yani Başbakan Şemsettin Günaltay.
Bayar: Evet, o bana “seçimi kazandınız, size hükümeti devretmek istiyoruz” dedi. İhtimal ki bu bazı gayretkeş subayların “seçimin neticesini kabul etmeyeceğiz” diye müracaatları üzerine, hemen iktidarı bize devretmek istiyordu. Dedim ki arkadaşlarım daha intihap dairelerinden gelmediler. Fakat parti reisi olarak bir hafta bekleyebilirim dedim. Ve o zaman kalktı, Şemsettin Molla’ya (Günaltay) benim yanımda telefon etti. “Demokrat Parti reisi Celal bey ile konuştum. Acele etmeyelim. Meclis toplanıncaya kadar vazifenize devam edeceksiniz” dedi.
Barlas: Çok ilgi çekici
Bayar: Evet bu kadar dikkatliydi. Ve o gayretkeş subayların telkinine uymadı.
Barlas: Böyle uygarca başlayan bir ilişki neden sonra insafsız bir mücadeleye dönüştü?
1986 – Milliyet Gazetesi Arşivi