İsminden çok söz edilen MİT’in eski Başkan Yardımcısı Hiram Abas, dün sabah Kadıköy’deki evinden çıktıktan az sonra otomobilinin direksiyonunda iki kişi tarafından öldürüldü.
Susturucu takılmış 7.65’lik silahlarla ensesinden ve çenesinden vurulan Hiram Abas, belindeki 16 mermi atan Star marka tabancasına davranmaya fırsat bulamadı. Olayı, suikastten 10 saat sonra, Gülhane Parkı tuvaletine bildiri bırakıp telefon ihbarında bulunan Dev Sol üstlendi.
Hiram Abas, saat 10.20’de otomobiliyle Bağdat Caddesi’ne çıkarken, araçların hızlı gitmesine engel olmak için yapılmış kasiste yavaşladı. Arkadan yaklaşan bir saldırgan, Abas’ın ensesine ateş etti. Aynı anda otomobilin sağ kapısına sokulan diğer saldırgan da silahını ateşledi.
Saldırganlar sahil yoluna doğru kaçıp uzaklaştılar. Görgü tanıkları, saldırganlardan birinin 20-22 yaşlarında, 1.65 boyunda, kıvırcık saçlı olduğunu söylediler. Hiram Abas, özellikle Ortadoğu konusunda ihtisas yapmış bir “örgüt” uzmanıydı.
Olay yerinde 4 mermi kovanı bulundu. Yapılan balistik incelemede, bunlardan ikisinin, geçen hafta Kapalıçarşı’da bir handa bulunan Döviz Bürosu’na yapılan baskında kullanılan bir silahtan çıktığı belirlendi. Emniyet müdürü Ardalı “Bu defa işi bitirdik” dedi.
Hiram Abas’ın öldürülüş şekli, bundan önceki 5 olaya tıpatıp benziyor. Polis memuru Kazım Çakmakçı, emekli savcı Albay Durmuş Akşen, polis memuru İsmail Kılıç’ın yanı sıra, emekli Başkomiser İbrahim Çağlar, üçü birden öldürülen eski Dev-Solcu Nazım Kavak, Yaşar Kankal ve Nahit Deniz aynı şekilde tuzağa düşürülmüşlerdi.
MİT’in son yirmi yıllık döneminde, isminden en çok söz edilen, zaman zaman çeşitli çevrelerin tepkisini çeken eski Müsteşar Yardımcısı Hiram Abas dün sabah otomobilinde günün en hareketli saatinde Göztepe’deki evinden çıktıktan sonra yavaşladığı bir kasiste, iki militan tarafından “Çapraz ateşe” alınarak öldürüldü. Olayı suikastten 10 saat sonra Gülhane Parkı tuvaletine bırakılan bir bildiri ile Dev-Sol örgütü üstlendi. Bildiride, Hiram Abas’ın CIA ve MOSSAD ile işbirliği yaptığı öne sürülerek 19 Şubat 1972 tarihinde, THKP-C militanı Ulaş Bardakçı’nın güvenlik kuvvetleri tarafından öldürülmesi operasyonunu yönettiği için vurulduğu belirtildi. Bildiride ayrıca 7’nci Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in de sonsuza kadar korunamayacağı belirtilerek üstü kapalı olarak tehdit edildi. Dün saat 10.20’de meydana gelen Hiram Abas suikastı şöyle gelişti:
Ünlü MİT’çi evinin 150 metre uzağındaki Mahir Sokak’ta kendi kullandığı 34 HE 259 plakalı Murat marka otomobilinde susturucu takılmış 7.65’lik iki tabancadan çıkan kurşunlara hedef oldu. Kurşunlardan biri Abas’ın ensesine diğeri de sol çenesine saplandı. Hiram Abas direksiyon başında belinde taşıdığı 16 mermi atan Star marka tabancasına elini atamadan can verdi. Saldırganlar Hiram Abas’ı öldürdükten sonra çevredekilerin şaşkın bakışları arasında ara sokaklara girerek kayboldu. Hiram Abas’ın öldürüldüğü haberi İstanbul polisi ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nda “Şok” etkisi yaptı. Çok sayıda MİT mensubu Hiram Abas’ın oturduğu Cemil Topuzlu caddesindeki Yuvam apartmanının çevresini adeta ablukaya alırken, koruması olmadığı da belirlendi. Bu arada Hiram Abas’ın bir hafta önce kendisini takip ettiğinden şüphelendiği bir otomobilin plakasını arkadaşlarına verdiği, ancak yapılan soruşturma sonucu otomobili kullananların örgüt mensubu olmadığı belirtildi.
Hiram Abas’ın ölümünden sonra eşi Gülsen Abas’ın evden çıkmasına arkadaşları izin vermedi. Jugolnija Rijeha Gandur adlı gemi acentasında müdürlük yapan oğlu Cengiz Abas ise, olay yerine geldiğinde babasının cesedine yaklaştırılmadı. Kızı Cenan da fotoğraflarının çekilmesi engellenerek eve sokuldu. Bu arada çevrede bulunan sivil görevliler, resim çeken gazetecilere saldırdı. MİT görevlisi oldukları belirtilen sivillerin gazetecileri engellemesi üzerine Ardalı “Onlar benim yetkimin dışında” dedi. Olay yerine gelen Kadıköy Savcısı Sedat Musullu, ceset üzerinde inceleme yaptıktan sonra iki merminin vücuda girdiğini, ancak dört el ateş edilmiş olduğunu söyledi. Hiram Abas’ın cesedi daha sonra otopsi yapılmak üzere Adli Tıp Kurumu’na getirildi. Bu arada Hiram Abas’ın MİT’ten ayrılmasına neden olan ünlü “MİT raporunun yazarı Mehmet Eymür ve diğer arkadaşları da İstanbul’a geldi. Milli İstihbarat Teşkilatının üst düzey yetkilileri, İstanbul Emniyet Müdürü Hamdi Ardalı ve siyasi polis yetkilileri dün öğleden sonra Gayrettepe’de toplantı yaptılar. Olayın duyulmasından sonra yasadışı Dev-Sol örgütünün çökertilmesi için Siyasi Polis’le birlikte MİT’in de operasyonlara girişeceği belirtildi. Arama çalışmaları Kanlı pusudan sonra harekete geçen Asayiş ve Siyasi Şube ekipleri, çevrede geniş çaplı operasyona başladılar. Şüpheli araçlarda arama yapan ekipler, olayın meydana geldiği bölgenin giriş ve çıkışını kontrol altında tutarak durumları şüpheli görülen ve görgü tanıklarınca verilen eşkaller üzerinde çalışmalarını sürdürdüler. Ekipler, E-5 Karayolu’nda İzmit istikametine doğru seyreden tüm şehirlerarası otobüsleri durdurarak kimlik kontrolü yaptılar. Durumdan şüphelenen ve yapılan aramada üzerinde Browning marka silah çıkan Abdulhafiz Turnagöl, kıskıvrak yakalanarak Siyasi Şube’ye götürüldü. Yetkililer, Abdulhafiz Turnagöl’ün Mustafa Hiram Abas cinayetiyle bir ilişkisinin olmadığını, kan davası yüzünden silah taşıdığını belirttiler.
Hiram Abas kimdir? Örgütlerin korkulu rüyasıydı
Hiram Abas, özellikle Ortadoğu konularında ihtisas sahibi bir “Karşı casusluk” uzmanıydı.
MİT müsteşar yardımcılığı görevinde bulunan ve 1986 yılında MİT’in ikinci önemli adamı pozisyonunda görülen Hiram Abas’ın adı, zaman zaman çeşitli olaylarla hep ön plana çıktı. 12 Mart Muhtırasından sonra İstanbul’daki istihbarat ve operasyonlarla “Kontr-Komünizm” sorumlusu olan ve bu sırada adı MİT’in ünlü “Erenköy” Ziverbey Köşkündeki işkence olaylarına karıştığı ileri sürülen Hiram Abas, 1978 yılında da MİT İstihbarat Daire Başkanı Sabahattin Savaşman’ın karşı casusluk yaptığının belirlenip, yakalanmasını sağlayarak, MİT içindeki kariyerini artırdı. Son olarak ünlü “MİT raporu” olayında, adı ortaya atılan Hiram Abas, raporun ters tepki görmesi üzerine istifa etmek zorunda kalmıştı.
1932 yılında doğan ve Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni 1957 yılında bitiren Hiram Abas, MİT’e alındı, askerliğini yedek subay olarak yaptı. Uzun süre İstanbul ve Ankara’da sorgu müfettişliği görevlerinde bulunan Hiram Abas, bu arada Dışişleri Bakanlığı siyasi memuru olarak Amerika’ya gönderildi ve 4 yıl boyunca CIA (Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı) okullarında sorgulama ve istihbarat konularında eğitim gördü. Daha sonra Batum ve Atina’da görev yaptı, 1968-1970‘yılları arasında da Beyrut’ta bulundu. 12 Mart Askeri Muhtırası’ndan sonra İstanbul’daki operasyon ve istihbarat birimleri sorumlusu olarak, yasadışı sol örgütlere karşı mücadeleye girişti. Adı işkence iddialarıyla basına yansıyan MİT’in ünlü “Erenköy Ziverbey Köşkü”nde önde gelen isimler arasında bulunan Hiram Abas, daha sonra THKP-C (Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi) davasında sanıklar tarafından teşhis edilmişti.
1972 yılında ise THKP-C örgütünün liderlerinden Ziya Yılmaz’ın Fındıkzade’deki evinde silahlı çatışma ile yakalanması sırasında yaralanan Hiram Abas, özel bir hastanede “Albay” olarak tanıtılıp tedavi ettirildi. Ankara’da ‘”Kontr-İspiyonaj” (Karşı Casusluk) biriminde başöğretmenlik yaptı ve bu bölümün daire başkanlığına getirildi. Kontr-Komünizm ve güvenlik bölümlerin-de de uzun süre çalışan Hiram Abas, bu arada MİT’ten ayrıldı. Hiram Abas, Halit Narin’in yanında ve Milliyet Gazetesi’nde de uzun süre çalıştı. Evli ve iki çocuk babası olan, özellikle Ortadoğudaki yasadışı örgütler ve PKK konusundaki uzmanlığıyla bilinen Hiram Abas’ın, köpeğini törenle kurşuna dizdirdiği iddiası da ortaya atılmıştı.
Hiram Abas ölümüne tepkiler
Başbakan Yıldırım Akbulut, MİT Müsteşar eski Yardımcısı Hiram Abas’ın öldürülmesi dolayısıyla yayınladığı mesajda, olaydan derin üzüntü duyduğunu ve olayı şiddetle kınadığını belirterek, şunları kaydetti: “Demokrasi ve bağlantısında huzur, istikrar, acı tecrübelerin ışığında toplumun bütün kesimlerince asla vazgeçilemeyecek bir hayat tarzı olarak benimsenmiştir. Bu yaygın ve ortak inancın, bu tür olaylarla zedelenmesi söz konusu olmayacaktır.”
Başbakan Akbulut, güvenlik kuvvetlerinin bütün imkanları kullanarak, bu alçakça cinayeti işleyenleri ortaya çıkaracağına inandığını belirttiği mesajında, “Hiram Abas değerli devlet hizmetleriyle daima anılacaktır. Allah’tan merhuma rahmet, ailesine ve arkadaşlarına başsağlığı diliyorum” dedi.
SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, Mustafa Hiram Abas’ın öldürülmesinden sonra yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Terörün Türkiye’nin başına gelmemesi için herkesin dikkatli olması gerektiğini her zaman söylüyorum. Bu son olay da şiddetle kınadığım bir sonuç. Bir insanın bu şekilde öldürülmesi Türkiye’de demokrasinin yürümemesini isteyenlerin işidir. Geçmişte de böyle olmuştur. Şimdi de ne zaman bir terör olayı olsa bunu yapanları, Türkiye’de demokrasinin yaşamasını istemeyen insanlar olarak görüyorum”
Devletin imkanlarını kullanarak olayların üzerine hızlı şekilde gidilmesi gerektiğini belirten İnönü, daha sonra şunları söyledi:
“Bu tür olaylarla Türkiye’de demokrasi düzenini deviremezler, değiştiremezler, ortadan kaldıramazlar, kesintiye uğratamazlar. İnsanlar boş yere ölüyor, buna engel olmak hükümetin görevi. Hükümeti göreve çağırıyorum. Bunu yapanları bulsunlar.”
DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, Hiram Abas’ın öldürülmesiyle yaptığı yazılı açıklamasında şöyle dedi: “Ülke yönetimini bir defa daha uyarıyoruz. İşi beyanatla geçiştirmeyiniz. Maksat, devlete hizmet edenleri yıldırmak, korkutmaktır. Olayı kınıyorum. Bu cinayetlerin kökünün kazınmayışından da ayrıca büyük üzüntü duyuyorum. Muammer Aksoy, Çetin Emeç ve diğer birçok cinayete bir yenisi daha eklenmiştir. Canilerin, bulunup çıkarılıp, kanunlara göre cezalandırılmayışının bu cinayetlerin devamında, büyük rolü vardır. Ülke yönetimini uyarıyoruz. Yapılanlar, yapanın yanında kâr kaldıkça yarın, kimin, neye hedef olacağı bilinmez. Bu cinayetleri yapanları bir önce bulup çıkarıp kanunlara teslim ediniz. İşi beyanatla geçiştirmeyiniz.”
Cumhurbaşkanı Vekili ve TBMM Başkanı Kaya Erdem, Hiram Abas’ın öldürülmesi dolayısıyla bir taziyet mesajı yayınladı. Erdem, mesajında, toplum düzenine ve demokratik rejime yönelik insanlık dışı saldırıların tüm milletçe en şiddetli biçimde kınanması gerektiğini vurgulayıp, “Milletimiz içerisinde hizmetleriyle temayüz etmiş kişileri hedef seçerek hunharca katledenlerin, terör yaratmak suretiyle demokratik düzenimizin gelişmesine engel olmaları asla mümkün değildir” dedi.
SHP Genel Başkan Adayı ve Genel Sekreter Deniz Baykal, terörün Türkiye’nin başına yeniden gelmemesi için herkesin dikkatli olması gerektiğini belirtti ve olayı kınadığını ifade etti.
Eylül 1990 – Günaydın Gazetesi Arşivi