Dünyaca ünlü heavy metal grubu Metallica’nın İstanbul’da verdiği ilk konser öncesi ve sonrası Hürriyet ve Sabah gazetelerinde çıkan haberler… / 1993 Metallica İstanbul konseri ile ilgili haberler…
Metallica dünya gençliğinin duygu ve düşüncelerinin sözcülüğünü yapıyor. Gençlerin kabul edemedikleri şeyleri, toplumun her kesiminde yaşadıkları kuşak çatışmalarını, kendi iç dünyalarında aşmaya çalıştıkları fırtınaları, umut ve umutsuzluklarını, kısacası “gençleri genç yapan” her şeyi dile getiriyor. İşte bu yüzden dünyanın en iyi gruplarından biri. Yani Metallica, bazı gruplar gibi yalnızca “görüntü” ve “ses”ten oluşmuyor. Yoğun bir düşünce kitlesiyle çevrili etrafı ve bu özelliğiyle kitleleri peşinden sürükleme yeteneğine sahip.
1981 yılında kurulan Metallica bugün belki de dünyayı satın alabilecek kadar zengin. Grubun dört üyesi -James Hetfield, Lars Ulrich, Kirk Hammett ve Jason Newsted-adeta büyük ve karanlık bir imparatorluğun dört ayrı prensi rolünde. Ancak hiçbiri grubun kurulduğu günkü ideallerinden ve mütevaziliklerinden bir şey kaybetmemiş.
Metallica, 12 yıllık müzik yaşamı boyunca çizgisinden hiçbir şey yitirmemiş olan ender topluluklardan biri. Yalnızca eskisi kadar saldırgan ve karanlık değil. Geleceğe daha bir umutla bakıyor ve bunu da daha çok sayıda gence aşılamaya çalışıyor. Metallica, tam tamına iki yıldan bu yana dünya turnesinde. Yani 24 aydır neredeyse her iki ya da üç günde bir konser veriyor. Hepsi dev stadyumlarda, onbinlerce hayranın önünde.
Metallica’nın üyeleri kendilerini “yüce” görmeseler bile kitleleri etkileme güçlerini inkar etmiyorlar. Buna bu gece İnönü Stadyumu’nda da tanık olacağız.
Metallica’nın saat 21.00’de sahne almasından önce yaklaşık 30-35 bin kişilik Türk seyirci kitlesini saat 19.00’dan itibaren yine çok ünlü bir Hard Rock topluluğu plan The Cult “ısıtacak”. İstanbul bu gece tarihinin en görkemli müzik olaylarından birine sahne oluyor.
1993 Metallica İstanbul konseri öncesi / Şimdi daha saldırganız!
Dün gece İnönü Stadyumunda muhteşem bir konser veren Metallica’nın solisti James Hetfield, Sabah’a verdiği özel demeçte, kendilerinin bile Metallica’nın gücünden korktuklarını söyledi.
Metallica… Adı üstünde Heavy Metal müzik yapan bir grup. Ama öyle sıradan bir grup değil. Bu tür müziğin en önde gelen temsilcilerinden. Hatta grubun bateristi Lars Ulrich’in büyük bir “mütevazilikle” söylediği gibi Heavy Metal müzik yapan herkesin taklit ettiği bir grup. Metallica, sınırları zorlayabilecek, duvarları yıkabilecek, zincirleri kırabilecek güçte. Basın ve dünyanın “asi ve kural tanımayan” gençliği tarafından “Tanrısallaştırılan” bu grubun solisti ve gitaristi James Hetfield’la bu ön yargılar içinde konuşmaya başladım. Dev bir cüsseyle orantılı olarak çelikten ve duygudan yoksun bir kalp ve acımasız bir ifade ile karşılaşacağımı, belki de bu “büyük” adamın karşısında küçük bir farenin saldırgan bir kedi karşısında düştüğü kadar aciz duruma düşeceğini sanıyordum. Hetfield’in ağzından çıkan ilk sözcük ile ne kadar yanıldığımı anladım. O da benim gibi iki gözü, iki kaşı, iki kolu, iki bacağı olan bir insandı ve dünyaya korku saldığı silahından -yani gitarından- yoksun sade birisi gibi hemen yanı başımda oturuyordu. Konuşma birçok kez sıcak kahkahalarla kesildi. Birkaç dakika içinde 40 yıllık dost gibiydik.
–Türkiye’ye gelmeden önce bu ülke hakkında bir önyargınız var mıydı? Kürt sorunu ya da insan hakları konusunda sizi uyaranlar; buraya gelmemenizi tavsiye edenler oldu mu?
J.H.- Hayır olmadı. Biz buraya konser vermek, insanları eğlendirmek, biraz boşalmalarını, bağırmalarını, içlerindeki kızgınlıkları dışa vurmalarını sağlamak için geldik. Politik bir görüşü empoze etmek için değil. Türkiye birçok dinin ve kültürün tarih boyunca kaynaştığı manevi açıdan çok zengin bir ülke. Dünyanın birçok yerinde konserler verdik. Bize Türkiye’de konser vermemize olanak tanıdılar ve biz de bunu gerçekleştirdik.
– Böylesine, zengin bir kültürel mirasa sahip olan İstanbul için bir şarkı yazmayı ya da bir şarkıyı İstanbul’a adamayı düşünür müsünüz?
J.H.- Neden olmasın. Bunu zaman gösterecek. Biz gittiğimiz her yerden bir şekilde esinleniriz, oranın kültüründen alıntılar yaparız. İstanbul için bunun tersi olması düşünülemez.
– Yaklaşık iki yıldır turnedesiniz. Bu durumdan memnun musunuz? Yorucu ve özel yaşamı yok edici bir şey değil mi bu?
J.H.- Tabii ki öyle. Ancak biz şarkılarımızı çalmayı çok seviyoruz. Onları başka insanlarla paylaşmak hoşumuza gidiyor. Son albümümüz “Metallica”nın satışları geçtiğimiz iki yıl içinde sürekli arttı. Bu da bu kadar uzun bir süre turnede olmamıza olanak tanıdı Bundan çok memnunuz. Zaten İstanbul konserinden sonra beş konserimiz daha var, ondan sonra bu çile bitiyor. Uzun bir süre uzak kaldığımız evlerimize döneceğiz ve dinleneceğiz. Bu arada yıl sonuna kadar bir “Live” albüm çıkartmayı düşünüyoruz. Tabii ki yeni bir stüdyo albümü için de çalışmalara başlayacağız.
– Bundan önceki albümlerinizde çok saldırgan ve sert bir müziğiniz vardı. Son albümünüzde ise müziğinizin karanlıktan çıkıp umut aşılamaya başladığını, yumuşadığını gördük. Bu da satışlarınazı çok arttırarak sizi dünyanın en zengin insanlarından biri yaptı. Böyle bir çizgiden rahatsız olmuyor musunuz?
J.H.- Hayır. Biz her zamankinden daha saldırganız. Yalnızca çok ünlü olduk. Bu da birçok kişiyi korkutuyor. Hatta bazen beni bile. Ancak son albümümüz eskilerine göre çok daha ayakları yere basan bir albüm. Daha basit ve daha melodik “Metallica” 12 yıllık müzik yaşantımız boyunca çıkardığımız en iyi albüm bence. Ancak albümün başarısı bizim duygu ve düşüncelerimizin değiştiği anlamına gelmez. Yalnızca çığlıklar ve ölümle ilgili sözlerden mümkün olduğunca kaçmaya çalıştık. Diğer gruplarla karşılaştırdığınız zaman kesinlikle ticari bir grup olmadığımızı görürsünüz.
– Peki insanlar üzerindeki etkinizi nasıl karşılıyorsunuz? Onların üzerindeki kontrol gücünüzü kullanıyor musunuz?
J.H.- Tabii ki. En azından evlerinden çıkıp konserlerimize gelmelerini sağlıyoruz. Biz insanlara ne yapmalarını söylemek, onlara nasihatler vermek için burada değiliz. Biz müziğimizle kendi duygularımızı yansıtıyoruz.
– Türkiye’de olduğunuza ve Türkiye de Müslüman bir ülke olarak Bosna’daki Sırp katliamı konusunda çok hassas olduğuna göre, bu konuda neler söyleyeceksiniz?
J.H.- Bu konuda taraf tutmak istemiyorum. Ancak bildiğim tek bir şey var, o da din için savaşmanın gereksiz ve aptalca olduğu. Dinler, insanları daha güzele götürmelidir, onları karanlığa sürüklememeli ve başka dinden olduğu için diğer insanların canına kastetmemeli.
– Türk hayranlarınıza bir mesajınız var mı?
J.H.- Onlara müziğimizle sesleniyorum ve diledikleri gibi davranmalarını istiyorum. Biz onları teşvik etmek için varız.
Ercüment ŞENER
1993 Metallica İstanbul Konseri / İnönü’de “metal” coşku
Dünyaca ünlü metal gruplarından Metallica’nın İnönü Stadı’nda verdiği konser gençleri coşturdu.
Metallica konserini izlemek için bir çok genç metalci, bir gece önceden stad önüne gelerek beklemeye başladılar. Metallica grubundan önce sahneye çıkan “The Cult” grubu izleyicileri konsere ısındırdı. Bu grubun ardından, heyecanla beklenen Metallica sahneye çıktı ve şarkılarını seslendirmeye başladı. Çoğunluğu genç olan izleyici topluluğu, grubun hızlı ritmdeki şarkıları ve sahnedeki kendilerine özgü şovlarına eşlik ederek kendilerinden geçtiler. Konser esnasında oldukça muhteşem ses ve ışık gösterileri de gerçekleştirildi. Özellikle “One” adlı şarkı sırasında, sahneden yükselen makineli tüfek ve bomba sesleri, şarkının konu aldığı Vietnam Savaşı’nın atmosferini İnönü Stadı’na taşıdı. Bu arada konser stadın iki yanına yerleştirilen dev iki ekrandan da izleyicilere yansıtıldı. Böylece tribünlerde oturanlar da sahnede olup bitenleri daha iyi izleme şansına sahip oldular.
Fotoğraf altı: İnönü Stadı’nı dolduran gençlerin coşkusu konserin beklenenden uzun geçmesine neden oldu. Saat 21.15’te sahneye çıkan grup 2 saatlik programını yaklaşık 3 saatte tamamladı. Konser bitmesine rağmen, stadı dolduran yaklaşık 40 bin civarında izleyicinin aşırı tezahüratı üzerine, grup üç kez daha sahneye çıkarak, gençleri coşturmaya devam etti.
James Hetfield, Kirk Hammett, Lars Ulrich ve Jasen Newsted’dan oluşan grubun konserinde birçok kişi ellerine ışıklı çubukları alınca stat rengarenk bir görüntü kazandı. Bu arada saha kenarında oluşturulan sağlık çadırında, aşırı alkol ve ezilme nedeniyle fenalık geçirenlere müdahale edilirken, durumu ağır olanlar ambulansla hastaneye kaldırıldılar.
1993 Metallica İstanbul konseri öncesi bir röportaj da Hürriyet’ten
İstanbul’da rock ve metal müzik tutkunları için inanılmaz geceler yaşanıyor. Guns N’ Roses ve Elton John’ın ardından bu kez de dünyanın en ünlü heavy metal gruplarından Metallica’yla çılgın bir gece yaşadık. Konser öncesi Metallica’nın üyelerinden James Hetfield ile bir röportaj yaptık. Hetfield, soruların hemen tümünü içtenlikle ve yer yer de ilginç sözlerle yanıtladı.
Grubunuzu, üyelerini, geçmişinizi tanımayan yok. Ben size şimdi Metallica’nın müziğinden çok müzik felsefesi konusunda neler düşündüğünüzü soracağım.
Bence felsefe terimi, insanın kendisiyle ilgili bir şeydir. Biz diğer heavy metal gruplarından ayrı durmaya ve kendi müziğimizi geliştirmeye çalıştık. Metal fantezi olabilecek şeyler yazıp diğer gruplardan ayrılmayı yeğledik. Ben, toplumcu bir insan değilim. Ama dünyada sürüp giden karmaşa nedeniyle güncelliğini koruyan temalar, gençliğin daha çok ilgisini çekiyor. Liriklerimizde ve müziğimizde hep bu düşünceden yana olduk. Şöyle ki biz dinleyicilerimize hep eşit şartlarda davranmak zorundayız. Dolayısıyla herkese eşit davranmak zorundayız. Farkındaysanız, Metallica’dan tk tek bir rock starı hiç yetişmedi!
Müzik konuşurken size bir soru daha yöneltelim. Hard-rock türü ile heavy metal müzikleri arasındaki fark konusunda neler söyleyebilirsiniz?
İkisi de çok genelleştirilmiş kavramlar. İkisi birbirlerine karışıyorlar. Bence metalde en önemli şey, metale çok fazla şeyler eklenemeyeceği. Hard rock, müzikal olarak daha yaygın. İçinde pop unsurlar bile var. Funk’ı, rap’i bile buna ekleyebiliriz.
Peki, sizin bugün diğer müzik türleriyle olan ilişkiniz ne düzeyde?
Çeşitli müziklerden hoşlanırım. Çok basit olmalarına rağmen country-western müziklerini oldukça severim. Blues’u severim. New age’den de tat alıyorum. Özellikle Enya’dan! Ama tabii ki bu tür dinlemeler hep “mood” işidir. Gitarın olduğu her müzikten hoşlanırım ben. Tabii ki en önemlisi rock.
Sizi en çok etkileyen gruplar?
Ben Black Sabath’ı çok severdim. Aerosmith’i severdim. AC-DC’yi severdim. Daha çok bu tür Amerikalı gruplara ve gitaristlerine düşkündüm.
ABD’nin bugünkü genç ve yeni başkanı Clinton konusunda neler düşünüyorsunuz? Biliyorsunuz o da eski bir saksafoncu. Bunun yanında, Clinton politikası hakkında neler söylemek istersiniz?
Clinton’ı pek sevmem. Zaten oyumu da ona vermedim. Yapmak istedikleri de hoşuma gitmiyor. İnsanların geçmişte ne yaptıklarını anlamak zor oluyor. Müziği hakkında pek bir şey söyleyemem. Şimdiki genç nesil ve azınlıklar ondan çok şey bekliyor. Clinton’ın iç politkayla ilgili projesi, zengin insanlardan fazlaca vergi alıp yoksullara aktarmaktır. Bu yaptığını çok anlamsız buluyorum. Nedeni de insanın girişimci ruhunu baltalaması. Oysa fakirlerin durumlarının iyileşmesi için yapılması gereken, önlerine olanaklar sunulması. Birinden alıp öbürüne vermek, çok hakça bir yol değil.
Milliyetçilik, son dönemin en yaygın çatışma konularından biri. Oldukça da eşitsiz şartlarda gerçekleşiyor. Örneğin, Bosna-Hersek konusunda söyleyebileceğiniz bir şey var mı?
Bu konuda pek fazla bir şey söyleyemeyeceğim. Çünkü konu hakkında bilgi sahibi değilim.
Öyleyse, size aşk duygusu ve kadınlar konusundaki insani yaklaşımınızı sorayım. İlk anda neler söyleyebilirsiniz?
İnsanlar, genelde, kendisiyle aynı dünya görüşünü paylaşan insanlardan hoşlanırlar. Bense tam tersi; değişik özellikleri olan kadınlara ilgi duyarım. Yemek yapmasını bilen kadından hoşlanırım. Ben de yemek pişirmeyi severim. Ev yemeğini severim. Genelde etli yemeklerden ve Meksika yemeklerinden hoşlanırım. Bundan başka, dünyayı gezen ve annelik özelliklerine sahip kadınlardan hoşlanırım.
İnançlar ve özellikle dini inançlar konusunda düşünceleriniz neler? Bu sorun, tüm dünyadaki önemli çatışmaların kaynağı olabiliyor.
Çok dindar bir insan sayılmam. İnsanların, kendi içlerinde bir şeylere inanmaları gerektiğini düşünüyorum. O inanç, kendini bir tanrı ya da bir tapınak olarak gösterebilir. Bazı insanlar, huzurlu olmak ve yaşadıklarının bilincine varmak için bazı sorulara cevaplar arıyorlar. Bu cevapları dinde buluyorlar. Ama bir sürü din de fazlaca ileri gidip özgürlüğümüzü kısıtlıyor.
Metal müzikte, şiddetin özel bir yeri ve çağrışımı var. Müziğiniz açısından neler söyleyebilirsiniz?
Bizim konserlerimizdeki müziği dinleyenler; kendilerini, sistemlerinin dışına çıkmış hissediyorlar. Benim için müzik, duyguların dışavurumudur. Metallica müziği ise çılgınlığın dışavurumudur.
Size son olarak ABD kültürünün bir parçası olan Siyah Müzik ve caz müziği konusunda düşüncelerinizi soracağım.
Cazı pek de sevdiğim söylenemez. Bazıları biraz vahşi geliyor bana. Bana ilginç gelen vokalleri. Rap’i ise hiç sevmiyorum. Bunu ABD’de söylediğimde, ırkçılıkla suçlanıyorum. Birçok siyah da ne metali ne de western’i seviyor. Ama onları ırkçılıkla suçlamıyoruz. Yani politik olarak doğru ve dengeli bir yerde bulunmalısınız. Bu da bana göre bir şey değil. Hep duygularımla konuşmayı yeğlemişimdir.
1993 Metallica İstanbul konseri / Böyle konser görülmedi!
Evet, İstanbul böyle konser görmedi!.. Dünyanın en ünlü heavy metal topluluğu Metallica’nın önceki akşam İstanbul İnönü Stadı’nda verdiği konser, tek kelimeyle muhteşemdi. Yaklaşık 35 bin izleyicinin coşkusundan etkilenen Metallica üyeleri, üç kez bis yapmak zorunda kaldılar. Konser öncesinde ise Hürriyet Dergi Grubu’na bağlı Türkiye’nin en çok satan gençlik dergisi Blue Jean ile Yonca Müzik Yapım Enternational tarafından düzenlenen bir organizasyonla 60 Metallica hayranı grubun elemanlarıyla tanışma şansına erişti.
Metalica, olağanüstü bir ışık ve müzik gösterisi eşliğinde sahneye çıktı. İlk parçadan sonra “Nasılsınız İstanbul” diye seslenen solist James Hetfield’ın daha sonra da “Eğlenmeye geldiniz çocuklar öyle mi? Şimdi eğleneceksiniz” diyerek müthiş bir gitar solosu yapması, stadı bir anda ayağa kaldırdı. Yaklaşık iki buçuk saat sahnede kalan topluluk sololarla ve sık sık seyirciden kendilerine eşlik etmelerini istemeleriyle de konserin yüksek temposunu gece boyunca düşürmedi.
Oldukça alçakgönüllü ve sevecen tavırlarıyla gençleri mutlu eden grubun solisti James Hetfield, konser boyunca sürekli seyircilere laf attı. Bir ara, “İstanbul’da bu kadar Metallica seveni bulmak bizleri çok şaşırttı. Sizlere hayranız. Bizler buraya barış için ve elbette sizler için geldik” demesi ise büyük bir tezahürata neden oldu. Konser sonunda grup üyeler teker teker sahne önüne gelip seyirciye eğilerek teşekkür etti. Baterist Lars Ulric ise bagetlerini seyircilere atmadan önce “Çocuklar sizler bizden de daha çılgınsınız” demesi, tüm seyirciyi coşturdu.
Haziran 1993