Nazım Hikmet, bazı cezaların üçte ikisinin indirilmesinden istifade ederek tahliye olunacak.
Bu sabah af kanunu için mecliste cereyan eden müzakerelerin sıklet merkezini Nazım Hikmet’in affedilip edilmeyeceği meselesi teşkil etti.
Askeri ceza kanununun 94’üncü maddesine göre orduya fesad karıştırmak, isyana teşvik suçundan mahkum olan Nazım Hikmet’in hükümet tasarısına göre, affa tabi tutulması itirazları mucib oldu. Bu nevi suçların aftan istisnai hükümler arasına alınması kararlaştı. Bu kararla beraber askeri ceza kanununun 97, 100, 101, 102, 103, 104’üncü maddelerine giren suçlar da hükümet tasarısı istisnasına rağmen affın şümulü dışında bırakıldı.
Dün gece yarısından sonra yapılan müzakerelerde affın dışında bırakılacak cezalara dair ikinci maddenin Ç fıkrasına kadar olan kısmı kabul edilmişti. Bu sabahki toplantıda müzakerelere ceza kanununun 495, 496, 497, 498, 499’uncu maddelerine giren hırsızlık gasp suçlarının affın şümulü dışında bırakılmasına dair D fıkrası ile başlandı. Madde itirazsız aynen kabul edildi. E fıkrasının münakaşasına geçildi. Fıkra askeri sırların ifşa edilmesiyle doğan suçlara dairdi.
Söz alan bazı milletvekilleri orduyu isyana teşvik suçulsu bulunan Nazım Hikmet’in suçunu ihtiva eden askeri ceza kanunun 94’üncü maddesinin de fıkraya ithalini istediler. Bazı milletvekilleri de affedilmemesi için bu maddeye dahil suçluların tasarının şümulü dışında bırakılmasına itiraz ettiler.
Ulaştırma bakanı Tevfik İleri söz alarak şahsı adına bir konuşma yaptı ve dedi ki:
“Görüyorsunuz ki bütün dünyada ben komünistim diyen insanlar, muayyen bir merkezin emrine bağlanmış, bir gün o merkezin emrinde vazife almaya yemin etmiş kimselerdir. Bir gün o memleketle kavga edersek vatan hududlarını ona açmaya yemin etmiş insanlardır. Ben komünistleri öyle tanırım. Bunları fikir ve siyaset mahkumu olarak kabul etmeye imkan yoktur. Komünist ancak vatanına ihanet etmiş bir insandır.”
Tevfik İleri, iftira ile herkese komünist dendiği için komünistlikten mahkum kimselerin affını isteyenlere cevab verdi:
“Hakimin komünistlikle suçlandırdığı bir insana evet mahkum edildi ama, o komünist değildir, denemez” dedi. Hakim kararının iftira gibi makbul olmayan delillere isnad edemiyeceğini söyledi: “Fakat Nazım Hikmet’in komünistliğinden şüphe etmek gaflet olur. Nazım Hikmet dün hapisanede ‘Benim kolumun yarısı Yunanistan’da, bir yarısı Çin’de her sabah kurşuna diziliyor’ Temin ediyorum ki geri kalan kalbinin bir parçası da Kore’de kurşuna diziliyor” dedi. Tevfik İleri, Nazım Hikmet’in durumunun tek başına ele alınması lazım geldiğini ifade etti: “Nazım Hikmet, komünistlikten mahkum edilmiş değildir. Biz komünistleri affetsek dahi, Nazım Hikmet işi halledilemez” dedi.
Komünistlik suçundan gayri, başka bir suçla hapis yatan Nazım Hikmet’in durumuna işaretle “Bir hata varsa, tashih etmek meclise ait değildir. Bunu affedemeyiz” dedi.
Nazım Hikmet’in affı işinin kazai mercilere ait olduğunu belirtti. Tevfik İleri’nin bütün salonu teessür altında bırakan, zaman zaman şiddetle alkışlanan konuşmasından sora, müzakerenin kifayetine ait takrirler okundu ve kabul edildi. Bu fıkranın tadiline dair Hüsnü Akşit’in teklifi kabul edildi ve teklifte orduyu isyana, üstlere itaatsizliğe teşvik eden ve kargaşalık çıkarmaya dair suçlara ait askeri ceza kanununun 94, 97, 100, 101, 102, 103, 104’üncü maddeleri fıkraya ilave edildi.
Nazım Hikmet’in affın şümulü dahilinde bırakılması için yapılan münakaşalardan sonra madde; Yukarıdaki Askeri Ceza Kanunu maddelerinin girmesiyle daha da genişletildi ve Nazım Hikmet affın şümulü dışında bırakıldı. Fakat öğleden sonra beşinci maddenin müzkeresi sırasında cezaların indirilmesine dair fıkra müteaddid tekliflerle genişletildi. Tasarıda üçte bir olarak kabul edilen indirme, üçte iki olarak düzeltildi. Bu suretle Nazım Hikmet 28 sene ağır hapse mahkum edildiği ve cezasının aşağı yukarı 3’te birini çektiği için kanunun neşrinden pek kısa bir müddet sonra tahliye edilecektir.
15 Temmuz 1950